DEĞERLİ ÜSTAD AYTUNÇ ALTINDAL'IN ARDINDAN
Yazarlarımız - Makaleleri |
Televizyon programlarını büyük bir ilgi ile izlediğim ve kendisine hayran olduğum değerli üstad Aytunç Altındal’ı 18 Kasım günü kaybettik. Kendisine hayran olmam sonucu, ilginç bir tevafukla onun yolunda ve arkasından gidenler kervanına ben de katıldım. Tabi onun yoluna ilgim, oğlumun Hıristiyan misyonerlerin ilgisiyle karşılaşması sonucunda olmuştu. İlk kitabımla ilgili Habertürktv kanalındaki program sunucusunun beni takdiminde kullandığı “Şimdi Aytunç Altındal’ın açtığı yoldan giden araştırmacı yazar İlhan Akkurt….” İle de tescillenmişti. İlk kitabım olan “Hz. İsa Hıristiyan mıydı?” isimli eseri yazarken kendisine bazı konuları sık sık danışmıştım.
Sıradan bir insan değildi. Babası Osmanlıda Teşkilatı Mahsusa’dandı, havvasül havas konularında yetiştirilmiş veya kendisini yetiştirmiş, Melamilikle ilgilenmiş, Masonluk, Hıristiyanlık, Yahudilik, uluslar arası istihbarat, ezotorik ve gnostik akımları dünyada onun kadar iyi bilen ikinci kişi çok azdır. Bu konularda yayınlanmış 13 adet eseri bulunmaktadır. Türkiye’de 1973 yılında yazdığı bir şiir kitabından dolayı aldığı 7.5 yıl hapis cezasından sonra İsviçre’ye kaçar ve orada,1989'da Zürih'te Modus Vivendi Yayınevi ve Sanat Galerisini kurur, Sovyetler Birliği döneminde Rusya’da Kültür Danışmanlığı yapar. İngiltere Edinburg'daki International Academy For European and Christian Studies kuruluşunda Akademik Proje İdare Heyeti üyeliği, Uluslararası Avrupa Düşünce Çalışmaları Topluluğu Bilimsel Kurul üyeliği yapar. 1995'te New York'ta Carnagie Council On Ethics And International Affairs örgütüne davet edilen, ilk ve tek Türk Konuşmacıdır. Bir dönem Rahmetli Erbakan’ın danışmanlığını da yapmıştır. New York'ta Birleşmiş Milletler bağlantılı İnsan Yaşamından Sorumlu Ruhani ve Siyasi Liderler Global Forumu’nda Uluslararası Danışman üyesi oldu. Kendisinin en takdir ettiğim yönü son derece kuvvetli bir hafızası olmasıdır. Televizyon programlarında konu ile alakası olmayan mevzulara sapıldığında dahi çok eski olayları tarihleriyle, yerleriyle, kişilerin isimleriyle söylemesine beni hep şaşırtmıştır.
Zaman zaman kendisine ben de arardım. Geçen yıl Mart ayında yakın dostu Yavuz Argun’la beraberken telefonla aradık ve evine ziyarete gelmek için müsaade almıştık. Ancak yurt dışına çıkacağını ve 1 ay kadar kalacağını, döndüğünde görüşebileceğimizi söylemişti. Fakat bir daha dönüşü olmadı, hain eller yapacağını yaptı ve kanser teşhisi ile İsviçre’de tedavi altına alındı. Çok tehditler alırdı evine birkaç kez meçhul şahıslar girerek bazı belgelerini yakmıştı. 1 ay kadar önce yapılan kontrollerde gayet normal birisi iken birden bire kanser teşhisi yapılıyor ve nasıl işse son derece hızlı yayılıp bütün ciğerlerini sarıyor. Doktorları ve ailesi radyoaktif kanser yapıcı bir madde ile kansere yakalandığından şüphe etmektedirler. Gereken araştırma yapılmaktadır.
Yakın dostu Abdurrahman Dilipak'ın anlattığına göre “Ben Müslümanım.. Allah'a, Resulü'ne ve Kitab'a iman ettim.. Müslüman olarak ölmek istiyorum. Cenazemde sen yanı başımda bulun. Cenazemde tekbir de getirilsin..”demiş. Ne diyelim yeri zor doldurulacak bu insana Allah’tan rahmet ancak dileriz.
Son Güncelleme (Pazar, 01 Aralık 2013 14:31)